“Birlikte Yeşil Enerjiye” projesi kapsamında gerçekleştirilecek altı yüz yüze buluşmadan ilki 18 Şubat 2017, Cumartesi günü Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği misafriliğinde Küçükkuyu’da gerçekleşti. Dernek bahçesinde toplantıya katılım gösteren çeşitli STK’lerden gelmiş yaklaşık 50 kişi tek tek kendini tanıtırken, çevre mücadelelerinde yıllarca bir araya gelmiş kişilerin hasret gidermesi de görülmeye değerdi.
Proje Koordinatörü Cemil Ortaç’ın kısa proje sunumunun sonrasında başlayan ve “Kazdağı ve Yöresinde İklim Değişikliği’ne Neden Olan Etmenler” konulu ilk toplantının konukları Ziraat Mühendisi Hicri Nalbant, Prof. Dr. Murat Türkeş ve Dr. İlhan Pirinçciler’di. Murat Türkeş’in moderatörlüğünde gerçekleşen toplantı yaklaşık 2,5 saat sürdü.

Prof. Dr. Murat Türkeş, Kazdağı ve Biga yarımadasına projeksiyon tuttuğu sunumunu beş bölüme ayırarak katılımcılara aktardı. Türkeş sunumunda, bölgenin coğrafi öneminden, deprem ile ilgili yakın ilişkisinden, yağış ve buharlaşma endekslerinden, iklim sistemi ile değişikliğini etkileyen dış ve insan kaynaklı etkilerden, iklimin nasıl değiştiğinden bahsetti. Sunumun sonunda Murat Türkeş, “Günümüz iklim değişikliği ve değişkenlerine göre yöremizin iklim değişikliğinden etkilenebilirliği ve riski yüksek. Kazdağı ve yöresi tarıma açık. Bölge su kaynaklarına sahip. Atmosferin temiz olması, yeraltı sularının temiz olması çok önemli. İklim değişikliği bunları olumsuz etkiler. Mücadelemiz bunun için. Ekosistem kazanırsa, denge sağlanırsa ancak bu şekilde korunur” dedi.
Ziraat Mühendisi Hicri Nalbant da konuşmasında özellikle tarım konusuna ve devletin tarım politikalarına değindi. Özellikle zeytin konusuna atıfta bulunan Nalbant, “Buradaki herkes biliyor ama ben yine de hatırlatmak istiyorum. Zeytin kutsal bir ağaç. Barış, bereket ve sağlığın simgesi zeytin. Böyle bir bölgede yaşıyor olmak büyük mutluluk. Biz zeytini, zeytin de bizi koruyor. Birçok yerde santral kurmak istiyorlar ama zeytin buna müsade etmiyor. Çünkü yasa, zeytinin olduğu yerin yakınına bile santral kuramazsın, diyor. O yüzden yasayı değiştirmek istiyorlar zaten. Yasa değişirse bunu başarırlar. İzin vermemeliyiz.” dedi.
Bölgede süren mücadelelerden, altın madencileriyle 13 senedir devam eden davalaşmalardan ve yakında inşaatı başlayacak Çanakkale Köprüsü’nden bahseden Nalbant, Çanakkale Köprüsü için, “Lapseki’de üretilen nektarin Türkiye’nin en kalitelisidir.
Yüzde 50’den fazlası bu ilçede üretiliyor. Ama son dönemde bölgedeki çiftçiler tarım arazilerini satmaya başladı. Sebep köprü. Esas tehlike budur. Tarım toprakları ne yazık ki el değiştirmektedir” dedi.
Son sözü alan doktor İlhan Pirinçciler de başkanı olduğu ve projenin destekçileri arasında yer alan İda Dayanışma Derneği’nden bahsederek başladığı konuşmasında, “Doktorum ama çevremizde yaşanan çevre problemleri sebebiyle inşaat, jeoloji, maden konularında da bayağı bilgi sahibi oldum. Temiz hava haktır, bunu savunmamız gerekiyor. Yenice’ye, Çan’a yapılmak istenen kömürlü termik santraller bize uzak diye kimse düşünmesin. Çanakkale yılın neredeyse tamamı rüzgar alan bir boğaz kenti. O küllerin en az 50 kilometre uçuşacağı ve santrallerde yılda 3,5 milyon ton kömür yakılacağı bir gerçek. Bu kirlilik kentte yaşayanlarda hipertansiyon, migren, kalp damar hastalıkları, kronik nefes hastalıkları ve psikolojik sorunlara sebep olacaktır. Raporlar Çan’da yaşayan insanların yılda en az 270 gün kötü hava soluduğunu söylüyor. Gözle göremezsiniz, bunlar partiküler maddeler” dedi.


İlgili Haberler:
BirGün - http://www.birgun.net/haber-detay/kuzey-ege-deki-cevrecilerden-ortak-iletisimagi-147376.html

Yeşil Gazete - https://yesilgazete.org/blog/2017/02/20/kazdagi-stklari-iklim-icin-bulustubirlikte-yesil-enerjiye/